Agorafobi, bireyin açık alanlarda, kalabalık ortamlarda ya da kaçmanın zor olabileceği yerlerde bulunmaktan yoğun kaygı ve korku duyması durumudur. Agorafobisi olan kişiler, özellikle tek başına dışarı çıkma, toplu taşıma araçlarını kullanma, alışveriş merkezlerinde bulunma, sinema veya tiyatro gibi kalabalık sosyal ortamlara girme gibi durumlarda yoğun kaygı yaşarlar. Bu durum zamanla kişinin sosyal hayatını ciddi şekilde kısıtlayabilir.
Agorafobi genellikle panik bozuklukla birlikte ortaya çıkar. Yani kişi, daha önce panik atak yaşadığı bir yerde tekrar aynı atağın olacağından endişe duyar ve bu tür ortamlardan kaçınmaya başlar. Bu kaçınma davranışları zamanla yaygınlaşır ve kişinin evinden dışarı çıkmak istememesi gibi ciddi kısıtlanmalara yol açabilir.
Agorafobi toplumda her 100 kişiden yaklaşık 1-2’sinde görülür ve kadınlarda erkeklere oranla daha sık rastlanır. Genellikle geç ergenlik ya da erken yetişkinlik döneminde başlar. Kişi yaşadığı bu kaygının mantıksız olduğunu bilse bile, korku duygusunu engellemekte zorlanır.
Agorafobi Belirtileri
Agorafobi hem psikolojik hem de fiziksel belirtilerle kendini gösterebilir. Korku ve kaygı hissi yalnızca o anda yaşanmaz; kişi bu tür yerlere gitmeyi düşündüğünde bile rahatsızlık hissedebilir.
Yaygın belirtiler şunlardır:
- Açık alanlarda ya da kalabalık ortamlarda bulunmaktan korkma
- Evden yalnız çıkamama
- Toplu taşıma araçlarını kullanmaktan kaçınma
- Kalp çarpıntısı, terleme, nefes darlığı gibi panik belirtileri
- Tansiyon düşmesi ya da bayılacak gibi hissetme
- Kontrolünü kaybedeceği ya da yardım alamayacağı korkusu
- Sürekli olarak ‘güvende hissettiği’ kişilerin yanında olma isteği
- Kaçınma davranışlarının artmasıyla sosyal ve mesleki yaşamın olumsuz etkilenmesi
Agorafobi Nedenleri
Agorafobinin ortaya çıkış nedeni çok faktörlüdür. Genetik yatkınlık, kişilik yapısı, geçmiş yaşantılar ve biyolojik etmenler bu durumun gelişiminde rol oynar.
Başlıca nedenler:
- Genetik Faktörler: Ailede anksiyete bozukluğu ya da panik bozukluğu öyküsü varsa risk artar.
- Travmatik Deneyimler: Yoğun stres ya da travmatik bir olay (trafik kazası, hastaneye kaldırılma vb.) sonrası ilk atak yaşanabilir.
- Panik Bozukluk: Agorafobi, çoğu zaman panik bozuklukla birlikte görülür. Kişi bir panik atak geçirdiği ortamda tekrar atak yaşayacağını düşünüp o yerden kaçınır.
- Kaçınma Davranışları: Korkulan durumlardan kaçma eğilimi, kısa vadede rahatlatıcı olabilir ama uzun vadede kaygıyı besleyerek agorafobiyi pekiştirir.
- Kişilik Özellikleri: Aşırı kontrollü, endişeye yatkın, mükemmeliyetçi bireylerde daha sık görülür.
Agorafobi Tanısı Nasıl Konur?
Agorafobi tanısı, psikiyatrist veya klinik psikolog tarafından bireyin davranışları, düşünceleri ve semptomları doğrultusunda konur. Tanı konulmasında DSM-5 kriterleri esas alınır.
DSM-5’e göre tanı için şunlar gereklidir:
- Kişi, en az iki farklı ortamda bulunmaktan (örneğin toplu taşıma, açık alan, kalabalık yerler) belirgin kaygı duymalı
- Bu ortamlardan kaçma ya da yardım alamama korkusu yaşamalı
- Kaygı tepkileri sürekli olmalı ve en az 6 ay sürmeli
- Kaygı, kişinin günlük işlevselliğini (iş, okul, sosyal hayat) belirgin şekilde bozmalı
- Başka bir tıbbi durum veya maddenin etkisiyle açıklanamamalı
Agorafobi Tedavisi
Agorafobi tedavi edilebilen bir psikolojik bozukluktur. Uygun terapi ve gerektiğinde ilaç desteği ile kişilerin yaşam kalitesi önemli ölçüde artırılabilir.
Tedavi yaklaşımları şunlardır:
- Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Agorafobide en etkili terapi yöntemidir. Kişinin gerçekçi olmayan düşüncelerini fark etmesi, kaygı yaratan durumlarla yüzleşmesi ve kaçınma davranışlarını azaltması hedeflenir.
- Maruz Bırakma Terapisi: Korkulan durumlarla adım adım ve güvenli bir şekilde karşılaşma sağlanır. Bu yöntem, kişinin kaçınma davranışlarını kırmasını sağlar.
- İlaç Tedavisi: Bazı durumlarda antidepresanlar veya anksiyolitikler kullanılabilir. Özellikle panik bozuklukla birlikte görülüyorsa ilaç tedavisi sürece destek olur.
- Gevşeme Teknikleri ve Nefes Egzersizleri: Kaygı anlarında fiziksel belirtilerin hafifletilmesine yardımcı olur.
- Aile Eğitimi ve Destek: Yakın çevrenin doğru tepkiler vermesi, kişinin tedavi sürecine olumlu katkı sağlar.
