Sosyal anksiyete bozukluğu, bireyin sosyal ortamlarda küçük düşeceği, yargılanacağı ya da eleştirileceği düşüncesiyle yoğun bir korku ve kaygı yaşamasıdır. Bu durum, kişinin topluluk içinde konuşma yapma, tanımadığı insanlarla iletişim kurma, toplu taşıma kullanma, yemek yeme veya sınıfta söz alma gibi sosyal etkileşim gerektiren birçok durumda kendini gösterir.
Sosyal fobi, yalnızca utanma ya da çekingenlikten farklıdır. Bu bozukluğa sahip bireyler, sosyal ortamlarda yoğun bir fiziksel ve duygusal stres yaşar ve bu ortamlardan kaçınmak için ciddi çaba gösterirler. Zamanla bu kaçınma davranışları sosyal, akademik ve mesleki yaşamı olumsuz etkileyebilir.
Sosyal anksiyete bozukluğu ergenlik döneminde başlama eğilimindedir ve tedavi edilmediğinde kronikleşebilir. Toplumda her 100 kişiden yaklaşık 7-13’ünde görülür. Kadınlarda ve erkeklerde benzer oranlarda rastlanır.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu Belirtileri
Sosyal fobi belirtileri, hem düşünsel hem de fiziksel düzeyde ortaya çıkar. Kişi sosyal bir ortama girdiğinde ya da gireceğini düşündüğünde yoğun bir stres yaşar.
Yaygın belirtiler şunlardır:
- Başkaları tarafından yargılanma veya küçük düşme korkusu
- Toplum içinde konuşma yapmaktan kaçınma
- Tanımadığı insanlarla konuşurken yoğun gerginlik
- Kalp çarpıntısı, terleme, titreme, yüz kızarması
- Göz teması kuramama
- Kendi ses tonunu beğenmeme, kekeleme korkusu
- Sosyal ortamlardan kaçınma ya da bu ortamlarda “katlanarak” bulunma
- Kendini sürekli izleniyor, değerlendiriliyor gibi hissetme
- Performans gerektiren durumlarda panik atak benzeri belirtiler
Sosyal Anksiyete Bozukluğu Nedenleri
Sosyal fobinin oluşumunda genetik, biyolojik ve çevresel faktörler rol oynar. Ayrıca bireyin kişilik yapısı ve yaşam deneyimleri de bu bozukluğun gelişimine katkı sağlayabilir.
Başlıca nedenler:
- Genetik Yatkınlık: Ailede anksiyete bozukluğu öyküsü olan bireylerde risk daha yüksektir.
- Beyin Kimyası: Serotonin düzeylerindeki dengesizlikler sosyal anksiyetenin oluşumuna katkı sağlayabilir.
- Öğrenilmiş Davranışlar: Küçük yaşta alay edilmek, aşağılanmak, utandırılmak gibi deneyimler sosyal ortamlardan korkmayı tetikleyebilir.
- Mükemmeliyetçilik ve Eleştiriye Duyarlılık: Kişinin başkalarının beklentilerine karşı aşırı hassas olması, hata yapma korkusunu artırır.
- Ebeveyn Tutumları: Aşırı koruyucu, eleştirel ya da cezalandırıcı ebeveyn tutumları sosyal kaygıya zemin hazırlayabilir.
Sosyal Anksiyete Bozukluğu Tanısı Nasıl Konur?
Sosyal fobi tanısı, bir uzmanın klinik değerlendirmesi ile konur. Tanı konulurken kişinin sosyal ortamlardaki kaygı düzeyi, bu kaygının süresi ve yaşam kalitesi üzerindeki etkileri dikkate alınır.
DSM-5 tanı kriterlerine göre sosyal anksiyete bozukluğu:
- Sosyal ortamlarda başkalarının dikkatine maruz kalmaktan belirgin ve sürekli korku duyma
- Bu kaygının kişinin günlük işlevselliğini (iş, okul, sosyal hayat) belirgin düzeyde bozması
- Kaygının sürekli olması ve en az 6 aydır devam etmesi
- Bu kaygının başka bir ruhsal bozukluk, madde kullanımı veya fiziksel hastalıkla açıklanamaması
- Korkulan durumlarla karşılaşıldığında yoğun stres ya da panik belirtileri yaşanması
Sosyal Anksiyete Bozukluğu Tedavisi
Sosyal fobi, tedavi edilebilir bir bozukluktur ve erken müdahale, kişinin yaşam kalitesini ciddi ölçüde artırabilir. Tedavi süreci, bireyin ihtiyaçlarına göre planlanır.
Başlıca tedavi yaklaşımları:
- Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): En etkili psikoterapi yöntemidir. Kişinin kendisiyle ve diğerleriyle ilgili çarpıtılmış düşüncelerini fark etmesi ve daha sağlıklı düşünce kalıpları geliştirmesi hedeflenir.
- Maruz Kalma Terapisi: Sosyal ortamlara adım adım girme ve bu durumlara alışma süreci oluşturulur.
- Grup Terapileri: Benzer kaygıları yaşayan bireylerle paylaşım yapmak, sosyal becerileri geliştirmek açısından oldukça faydalıdır.
- İlaç Tedavisi: Şiddetli sosyal anksiyetede SSRI grubu antidepresanlar veya beta blokerler kullanılabilir.
- Gevşeme Teknikleri: Nefes egzersizleri, meditasyon ve farkındalık çalışmaları kişinin kaygısını azaltmasına yardımcı olur.
